Europa Tips: Gelibolu'da Ziyaret Edilmesi Gereken 10 Unutulmaz Tarihi Yer

Mart ayı için Gelibolu gezisi planlayın! Çanakkale Savaşı anıtları, şehitlikler ve tarihi kaleleri keşfedin, unutulmaz bir yolculuğa çıkın.
Gelibolu, hem doğal güzellikleri hem de derin tarihi geçmişiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakan eşsiz bir yer. Osmanlı İmparatorluğu için stratejik bir kale niteliğinde olan bu bölge, özellikle Çanakkale Savaşları’nın en kritik cephelerinden biri olarak tarihe geçti. Bugün, Gelibolu Yarımadası’na adım attığınızda, her köşesinde bu büyük savaşın izlerini görebilir, şehitlerin anısına dikilen etkileyici anıtları ve korunmuş tarihi yapıları keşfedebilirsiniz.
Ancak Gelibolu sadece savaş tarihi ile değil, aynı zamanda antik çağlardan beri önemli bir yerleşim merkezi olmasıyla da öne çıkar. Fatih Sultan Mehmet'in inşa ettirdiği kalelerden, Homeros'un destanlarında adı geçen antik Truva kentine kadar birçok önemli mirası burada bulabilirsiniz. Eğer tarihe ilgi duyuyorsanız, bu unutulmaz bölgeyi keşfetmek için hazır olun! İşte Gelibolu’da mutlaka görmeniz gereken 10 tarihi nokta:
1. Kilitbahir Kalesi (1462) – Osmanlı’nın Boğaz Muhafızı
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1462 yılında inşa edilen Kilitbahir Kalesi, Osmanlı’nın Çanakkale Boğazı’nı koruma stratejisinin en önemli yapı taşlarından biri olarak yükselmiştir. Adı “Denizin Kilidi” anlamına gelen bu görkemli kale, askeri savunma açısından büyük bir öneme sahiptir ve Rumeli Hisarı’nın bir benzeri olarak tasarlanmıştır. Boğazın en dar noktasına inşa edilen bu kale, İstanbul’un fethi öncesinde Osmanlı’nın boğaz hâkimiyetini güçlendiren kritik bir hamleydi.
Kilitbahir Kalesi, üç yapraklı yonca şeklindeki tasarımı ile o dönemin en gelişmiş kale mimarisine sahiptir. Bu özel form, düşman saldırılarına karşı daha etkili bir savunma sağlamış ve Osmanlı'nın askeri dehasını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kalenin içinde dolaşırken dar ve dik merdivenler, dönemin askeri yapılanmasını hissetmenize olanak tanır. Özellikle surlara çıktığınızda, Çanakkale Boğazı’nın nefes kesen manzarası sizi karşılar ve buranın stratejik önemini daha iyi anlamanızı sağlar.
Günümüzde restorasyon çalışmalarıyla ziyaretçilere açık hale getirilen Kilitbahir Kalesi, tarih severler için adeta bir zaman tüneli niteliğinde. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, Osmanlı'nın denizcilik ve savunma stratejilerinin nasıl şekillendiğini yerinde görebilir, surlardan düşman donanmalarının geçişini engellemek için kullanılan eski top mevzilerini keşfedebilirsiniz.
📍 Eceabat’ta, boğaz kıyısında yer alıyor.
2. Namazgâh ve Hamidiye Tabyaları (19. Yüzyıl) – Savaşın Tanıkları
Osmanlı döneminde savunma amacıyla inşa edilen bu tabyalar, özellikle Çanakkale Savaşı sırasında büyük rol oynamıştır. Namazgâh Tabyası, Osmanlı ordusunun Çanakkale Boğazı’nı savunma stratejisinde önemli bir noktada yer alıyordu. Askerlerin dinlenme, yemek yeme ve cephane depolama alanı olarak kullanılan bu bölge, savaş sırasında yoğun bombardımana maruz kalmış, ancak günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır.
Namazgâh Tabyası’nın hemen yakınında yer alan Hamidiye Tabyaları, II. Abdülhamid döneminde, Osmanlı’nın modern savunma sistemine geçiş sürecinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Daha büyük ve daha dayanıklı yapılar içeren bu tabyalar, özellikle düşman donanmalarının Boğaz’dan geçişini engellemek için kullanılmıştır. Bugün hala ziyaret edilebilen bu yapılar, savaş döneminde Osmanlı topçusunun düşman gemilerini durdurmak için verdiği mücadeleyi gözler önüne sermektedir.
Bu tabyalar, Osmanlı'nın savunma stratejilerini yakından görmek isteyenler için eşsiz bir deneyim sunar. Ziyaret ettiğinizde tarihin izlerini taşıyan top mevzilerini ve siperleri inceleyebilir, savaşın nasıl bir atmosferde yaşandığını daha iyi anlayabilirsiniz. Namazgâh Tabyası ve Hamidiye Tabyaları, tarih meraklıları ve savaş tarihine ilgi duyan gezginler için mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alır.
📍 Kilitbahir Kalesi'ne oldukça yakın.
3. Eceabat – Tarihi İzlerin Üzerinde
Çanakkale Boğazı’nın Avrupa kıyısında yer alan Eceabat, tarih boyunca stratejik önemi nedeniyle pek çok uygarlık tarafından ele geçirilmek istenen bir yerleşim olmuştur. Eski adı Maydos olan bu ilçe, Luwiler, Troialılar, Hititler, Trakyalılar, Lidyalılar, Persler, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi sayısız medeniyetin etkisi altında kalmıştır. Bu nedenle Eceabat, sadece Osmanlı tarihi ile değil, çok daha eski dönemlere dayanan köklü bir geçmişe sahiptir.
Eceabat, özellikle Çanakkale Savaşları sırasında önemli bir rol üstlenmiştir. Burada konuşlanmış Osmanlı birlikleri, Gelibolu Yarımadası’nda kritik savunma hatları oluşturmuş, boğazın kontrolünü sağlamak için tabyalar ve siperler inşa edilmiştir. Bugün, bu bölgede savaşın izlerini taşıyan pek çok anıt, müze ve şehitlik bulunmaktadır. Ziyaret ettiğinizde, tarihin bu topraklarda nasıl şekillendiğini derinden hissedeceksiniz.
Sadece savaş tarihiyle değil, doğal güzellikleri ve eşsiz manzaralarıyla da büyüleyen Eceabat, Çanakkale’den feribotla kolayca ulaşılabilen bir destinasyondur. Bölgeye vardığınızda, temiz havası, masmavi denizi ve kıyıya sıralanmış tarihi yapıları ile sizi büyüleyecek bir atmosfer karşılar. Özellikle gün batımında, boğazın eşsiz manzarası eşliğinde yapılan geziler, buranın ne kadar özel bir yer olduğunu bir kez daha gözler önüne serer.
Günümüzde Eceabat, ziyaretçilerine tarihle iç içe unutulmaz bir gezi deneyimi sunuyor. Tarihi yerleri keşfetmek, savaşın izlerini yakından görmek ve bu eşsiz atmosferi hissetmek isteyenler için burası mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır. Eğer Çanakkale’ye gidiyorsanız, Eceabat’ı ziyaret etmeden dönmemelisiniz.
📍 Çanakkale Boğazı’nın kıyısında.
4. Nuri Yamut Anıtı (1943) – Sessiz Şehitlik
Gelibolu Yarımadası’nda yer alan Nuri Yamut Anıtı, Zığındere Savaşları sırasında hayatını kaybeden binlerce askerin anısına dikilmiş bir sessiz anıttır. Bu bölge, I. Dünya Savaşı'nın en çetin çatışmalarına sahne olmuş, Osmanlı ve müttefik kuvvetleri arasında yoğun mücadelelere sahne olmuştur. 10.000’den fazla askerin kemikleri burada toprak altında yatmaktadır, bu da savaşın ne kadar yıkıcı olduğunu gözler önüne sermektedir.
II. Kolordu Komutanı Nuri Yamut Paşa, Gelibolu'daki şehitler için bir anıt inşa etme sorumluluğunu üstlenmiş ve 1943 yılında bu anıtı inşa ettirmiştir. Burası, sadece Türk askerlerinin değil, aynı zamanda bu topraklarda savaşan ve hayatını kaybeden tüm insanların hatırasını yaşatmaktadır. Çanakkale Savaşı’nın belki de en az bilinen ama en çok hissedilen noktalarından biri olan bu anıt, savaşın acı gerçeklerini anlamak için ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir.
Anıt, büyük bir taş blok üzerine oyulmuş basit ama etkileyici bir tasarıma sahiptir. Buraya geldiğinizde, savaşın izlerini hissedebilir, Zığındere Vadisi’nin sessizliği içinde derin bir tarih yolculuğuna çıkabilirsiniz. Özellikle sabah erken saatlerde veya gün batımında burayı ziyaret ettiğinizde, sessizlik içinde tarihin izlerini daha derinden hissedebilirsiniz.
Gelibolu’yu ziyaret edenler için Nuri Yamut Anıtı, sadece bir şehitlik değil, aynı zamanda tarihin unutulmaması gereken bir yüzüdür. Çanakkale’nin destansı mücadelesini anlamak ve burada yaşananları bir nebze olsun hissetmek isteyen herkesin bu noktayı ziyaret etmesi gerekir.
📍 Sargı Yeri bölgesinde.
5. Truva Atı ve Troya Antik Kenti (M.Ö. 3000 - 1200) – Destanın Doğduğu Yer
Efsanevi Truva Savaşı’nın geçtiği Troya Antik Kenti, sadece bir efsane değil, tarihin en önemli arkeolojik keşiflerinden biridir. Homeros’un ünlü İlyada Destanı’nda adı geçen bu kent, binlerce yıl boyunca farklı medeniyetler tarafından yeniden inşa edilerek varlığını sürdürmüştür. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan bu bölge, ziyaretçilerine hem efsaneleri hem de gerçek tarihi bir arada sunmaktadır.
Troya’nın en dikkat çekici özelliği, farklı dönemlerde tam 7 kez yeniden inşa edilmiş olmasıdır. Arkeologlar tarafından yapılan kazılarda, her bir katmanda farklı bir döneme ait yapılar ve eserler keşfedilmiştir. Bu da Troya’nın tarih boyunca sürekli bir yerleşim merkezi olarak kullanıldığını gösterir. Antik kentin surları, tapınakları ve saray kalıntıları, dönemin mimari zekasını gözler önüne seriyor. Eğer tarihe ilgi duyuyorsanız, burada gezerken binlerce yıl öncesine bir yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz.
Truva Atı, Troya ile özdeşleşmiş en ikonik figürlerden biridir. Tarihin en büyük savaş hilelerinden biri olan bu tahta at, Yunan askerlerinin Troya surlarını aşmasını sağlayarak şehrin düşüşüne neden olmuştur. Bugün Çanakkale merkezinde Truva Atı’nın bir replikası sergilenmektedir. Ayrıca, Hollywood yapımı 2004 yapımı “Troy” filminde kullanılan devasa Truva Atı, sahil kenarında ziyaretçilere sunulmuştur.
Eğer Troya Antik Kenti’ni ziyaret etmek istiyorsanız, buraya en yakın yerleşim birimi Tevfikiye Köyü’dür. Antik kent, rehberli turlar eşliğinde keşfedilebilir ve kazı alanındaki müze, bulunan eserleri yakından görme fırsatı sunar. Mitolojiye ilgi duyanlar, Troya’nın zengin hikayesiyle büyülenirken, tarih meraklıları ise buradaki kazılarda ortaya çıkan gerçekleri keşfetmenin keyfini yaşayacak.
📍 Çanakkale’ye 30 km mesafede.
6. Seyit Onbaşı Anıtı (1996) – 276 KG'lık Mermiyi Taşıyan Kahraman
Çanakkale Savaşı’nın en unutulmaz kahramanlarından biri olan Seyit Onbaşı, savaşın en kritik anlarından birinde 276 kg’lık mermiyi sırtlayarak İngiliz savaş gemisi HMS Ocean’a büyük bir darbe indirmiştir. 18 Mart 1915’te müttefik donanması, Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’u ele geçirmek için saldırıya geçtiğinde, Osmanlı askerleri son nefeslerine kadar direniş göstermeye kararlıydı. Ancak savaşın en hararetli anında, topun vinci bozulmuş ve mühimmat ateşlenemez hale gelmişti.
Tam bu sırada Seyit Onbaşı, olağanüstü bir güç göstererek, 276 kg ağırlığındaki top mermisini sırtına alıp üç kez topun namlusuna yerleştirdi. Üçüncü atışında Ocean’a isabet eden mermi, geminin ağır yara almasına neden oldu. Daha sonra bir mayına çarpan gemi, mürettebatı tarafından terk edilmek zorunda kaldı ve battı. Seyit Onbaşı’nın bu kahramanca hareketi, savaşın seyrini değiştiren anlardan biri oldu ve onun adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
Bu olayın ardından Seyit Onbaşı’nın ünü hızla yayıldı. Savaş sonrasında kahramanlık madalyası teklif edilmesine rağmen, o sadece memleketine dönüp çiftçilik yapmayı seçti. Yıllar sonra kendisinden, kahramanlık anını tekrar canlandırması istendiğinde, bir daha aynı mermiyi kaldıramadı ve şu sözleri söyledi: “Savaş olursa, yine kaldırırım.” Bu sözleri, onun gerçek bir savaş kahramanı olduğunu bir kez daha kanıtlıyordu.
Günümüzde Seyit Onbaşı Anıtı, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda onun kahramanlığını ölümsüzleştiren bir simge olarak yükseliyor. Burayı ziyaret edenler, Seyit Onbaşı’nın anısını yaşatan heykeli ve savaşın izlerini taşıyan top bataryalarını görebilirler. Çanakkale’ye gelen herkesin bu kahramanın destansı hikayesini yerinde hissetmesi için Seyit Onbaşı Anıtı’nı ziyaret etmesi gerekiyor.
📍 Rumeli Mecidiye Tabyası’nda.
7. Çanakkale Şehitleri Abidesi (1960) – 253.000 Kahramana Saygı
Çanakkale Savaşı’nda hayatını kaybeden 253.000 Türk askerinin anısına inşa edilen Çanakkale Şehitleri Abidesi, Gelibolu Yarımadası’ndaki en anlamlı ve etkileyici anıtlardan biridir. 41,7 metre yüksekliği ile Çanakkale’nin sembolü haline gelen bu abide, savaşın dehşetini ve kahramanlığını aynı anda yansıtan bir yapıdır. Anıt, Morto Koyu önünde, Hisarlık Tepe’de yer almakta olup, tüm Gelibolu Yarımadası’ndan görülebilecek kadar heybetli bir yapıdadır.
Şehitler Abidesi’nin inşasına 1954 yılında başlanmış ve 1960 yılında tamamlanmıştır. Yapının dört büyük sütunu, Türk milletinin azmini ve dayanıklılığını temsil ederken, üzerindeki 25x25 metrelik kaide, şehitlerimize duyulan derin saygıyı simgelemektedir. Abidenin içinde ve çevresinde, savaş sırasında hayatını kaybeden askerlerin isimlerinin yazılı olduğu Şehitler Kitabesi ve Türk Bayrağı rölyefi bulunmaktadır.
Burayı ziyaret ettiğinizde, sadece savaşın anısını yaşatmakla kalmayacak, aynı zamanda muhteşem Çanakkale Boğazı manzarasını da izleme fırsatı bulacaksınız. Her yıl 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde, binlerce insan buraya gelerek şehitlerimizi anmak için törenler düzenlemektedir.
Çanakkale Şehitleri Abidesi, Gelibolu’ya gelen herkesin görmesi gereken en önemli anıtlardan biridir. Burada dolaşırken, savaşın ne kadar kanlı geçtiğini ve Türk askerinin nasıl bir kahramanlık gösterdiğini derinden hissedebilirsiniz. Eğer tarihe ilgi duyuyorsanız ve Çanakkale Savaşı'nın geçtiği yerleri ziyaret etmek istiyorsanız, burayı mutlaka listenize eklemelisiniz.
📍 Morto Koyu önünde, Hisarlık Tepe’de.
8. 57. Alay Şehitliği (1992) – “Size Taarruzu Değil, Ölmeyi Emrediyorum!”
Çanakkale Savaşı’nın en destansı kahramanlık hikâyelerinden biri, 25 Nisan 1915 sabahı burada yazıldı. Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihi “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” sözü, işte tam bu topraklarda yankılandı. 57. Alay, Gelibolu Yarımadası’nda Anzak kuvvetlerinin ilerleyişini durdurmak için ön safta savaşan birliklerden biriydi ve verilen emirle, geri dönmeyi düşünmeden son nefeslerine kadar direndiler. Bugün, Türk Ordusu’nda 57. Alay’ın bir daha kurulmayacak şekilde anılması, bu kahramanların fedakârlığını ölümsüzleştiren en büyük göstergelerden biridir.
57. Alay Şehitliği, savaşın en kanlı anlarından birine ev sahipliği yapan Kabatepe-Conkbayırı yolu üzerinde yer alır. Burada, alayın neredeyse tüm askerlerinin şehit düşmesi ve tek bir ferdinin bile geri dönmemesi, bu toprakları kutsal kılmıştır. Şehitliğin girişinde, “Bu topraklarda bir vatan büyüklüğünde yatanlar var” yazısı, buraya adım atan herkese bu kahramanların azmini hatırlatır.
Anıtta, 57. Alay’ın askerlerine ait temsili mezar taşları, Atatürk’ün kabartma rölyefi ve ünlü emrinin yazılı olduğu bir kitabe bulunmaktadır. Burada yürürken, sadece taşları değil, geçmişin ayak izlerini hissedersiniz. Siperler, mevziler ve dönemin savaş kalıntıları, bu topraklarda yaşanan mücadelenin birer sessiz tanığıdır. 57. Alay’ın tüm askerlerinin son neferine kadar direndiği ve şehit düştüğü bilinmektedir ve bu yüzden burada özel bir hüzün ve saygı atmosferi hâkimdir.
Eğer Gelibolu’yu ziyaret ediyorsanız, 57. Alay Şehitliği’ni mutlaka listenize ekleyin. Burada sadece tarihî bir anıtı görmekle kalmaz, Türk askerinin fedakârlığını ve vatan sevgisini iliklerinize kadar hissedersiniz. Çanakkale’ye gelen herkesin, bu anıtın önünde bir durup, gözlerini kapatarak o günü hayal etmesi gerekir.
📍 Kabatepe - Conkbayırı yolu üzerinde.
9. Conk Bayırı (1915) – Atatürk’ün Göğsüne İsabet Eden Şarapnel
Conk Bayırı, Çanakkale Savaşı’nın en kritik noktalarından biridir. 25 Nisan 1915’te başlayan Anzak çıkarması sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde Osmanlı kuvvetleri, düşmanı durdurmak için burada büyük bir mücadele vermiştir. Bu bölge, savaşın kaderini belirleyen en önemli savunma hatlarından biri olmuştur ve Osmanlı askerlerinin üstün direnişi sayesinde düşman ilerleyişi durdurulmuştur.
Bölge, Mustafa Kemal Atatürk’ün göğsüne bir şarapnel parçasının isabet ettiği yer olarak da hafızalara kazınmıştır. Atatürk, göğsündeki cebinde taşıdığı saat sayesinde ölümden kurtulmuş, bu olay onun savaş meydanındaki azmini daha da güçlendirmiştir. Kendisi bu anı yıllar sonra şu sözlerle anlatmıştır: “Eğer o saat olmasaydı, belki de bugün burada olmayacaktım.” Bu olay, Atatürk’ün cesaretinin ve savaş alanındaki liderliğinin ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu gözler önüne sermektedir.
Conk Bayırı, sadece bir savaş alanı değil, aynı zamanda Atatürk’ün askeri dehasını gösterdiği yerlerden biri olarak da önemlidir. Burada verdiği emirler, Çanakkale cephesindeki Osmanlı direnişinin bel kemiğini oluşturmuştur. Anzak askerlerinin ilerleyişi durdurulmuş, savaşın seyrini değiştiren hamlelerden biri gerçekleştirilmiştir. Bugün bu noktada, Atatürk’ün savaş sırasında durduğu yeri gösteren bir anıt ve göğsüne isabet eden şarapnel parçasının tasvir edildiği rölyef bulunmaktadır.
Eğer Conk Bayırı’nı ziyaret ederseniz, Osmanlı askerlerinin kullandığı siperleri, anıtları ve savaş kalıntılarını yakından inceleme fırsatı bulabilirsiniz. Ayrıca, buradan Anzak Koyu’nun muhteşem manzarasını izleyerek, geçmişin izlerini adeta hissedebilirsiniz. Burası, Çanakkale ruhunu anlamak isteyen herkes için görülmesi gereken en önemli yerlerden biridir.
📍 Anzak Koyu’nun hemen yukarısında.
10. Sargı Yeri Şehitliği (1947, yenileme 1995) – Savaşın Gölgesinde Bir Hastane
Sargı Yeri Şehitliği, Çanakkale Savaşı'nın en dramatik sahnelerinden birine tanıklık eden kutsal bir mekândır. Savaşın en yoğun geçtiği günlerde, yaralı askerlerin tedavi edilmesi amacıyla burada bir açık hava hastanesi kurulmuştu. Ancak bu hastane, düşman kuvvetleri tarafından hedef alındı ve 28 Haziran 1915'te İngiliz savaş gemilerinden açılan topçu ateşi sonucu büyük bir trajedi yaşandı. Sadece Türk askerleri değil, burada tedavi gören İngiliz ve Fransız askerler de hayatlarını kaybetti. Savaşın acımasız yüzü burada bir kez daha kendini göstermiştir.
Bu alanın bir hastane olarak seçilmesinin nedeni, bölgenin nispeten korunaklı olması ve savaşın ilk hatlarından biraz daha içeride bulunmasıydı. Ancak, karşı tarafın bombardımanı sonucunda hastane tamamen yok oldu ve içeride bulunan yüzlerce yaralı asker şehit düştü. Saldırı sırasında, Türk sağlık personeli ve yaralı düşman askerleri bile hayatını kaybetti, bu da savaşın insanlık dışı boyutunu gözler önüne seriyor.
Bugün Sargı Yeri Şehitliği, savaşın sadece cephede değil, cephe gerisinde de ne kadar yıkıcı etkiler yarattığını hatırlatan bir anıt niteliğindedir. Ziyaretçiler burada, savaşın sadece kahramanlıklarla değil, aynı zamanda trajedilerle dolu olduğunu bir kez daha anlarlar. Anıtın bulunduğu alan, sessizliği ve huzurlu atmosferiyle, burada hayatını kaybeden askerlerin ruhuna bir saygı duruşu niteliğindedir.
Eğer Çanakkale’nin savaş tarihini anlamak ve burada yaşananları tam anlamıyla hissetmek istiyorsanız, Sargı Yeri Şehitliği’ni ziyaret etmelisiniz. Burası, hem bir şehitlik hem de savaşın insani dramlarını gözler önüne seren bir anıt olarak hafızalarda yer edinmeye devam ediyor.
📍 Alçıtepe Köyü’nün batısında, Zigindere Vadisi’nde.
Gelibolu Yarımadası, sadece Türkiye için değil, dünya tarihi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Bu topraklar, bir asır önce dünyanın dört bir yanından gelen askerlerin çarpıştığı, binlerce insanın hayatını kaybettiği ve kahramanlık destanlarının yazıldığı bir savaş alanıdır. Bugün burası, barışın ve dostluğun simgesi haline gelmiş, geçmişin acılarını unutmadan hatırlayan bir anıt bölge olmuştur.
Her yıl Mart ayında, Çanakkale Savaşı’nın yıldönümünde Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, İngiltere, Fransa ve daha birçok ülkeden insanlar, atalarının savaştığı ve hayatını kaybettiği bu kutsal topraklara gelerek onların anısını yaşatmaktadır. Özellikle Anzak Günü törenleri, savaşın sadece kayıplarla değil, aynı zamanda uluslararası dostluklarla da sonuçlandığını gösteren anlamlı etkinliklerdir. Bu bölgeyi ziyaret eden herkes, savaşın korkunç yüzünü hissetmekle kalmaz, aynı zamanda barışın ne kadar değerli olduğunu da anlar.
Gelibolu’yu ziyaret etmek, sadece bir gezi değil, tarihe yapılan anlamlı bir yolculuktur. Burada yürüdüğünüz her adımda, geçmişin izlerini, kahramanlık hikâyelerini ve fedakârlıkları hissedersiniz. Kilitbahir Kalesi’nin surlarından Conk Bayırı’na, 57. Alay Şehitliği’nden Çanakkale Şehitler Abidesi’ne kadar her nokta, size geçmişin seslerini fısıldar. Savaşın hem kahramanlarını hem de kayıplarını anmak, gelecekte barışı korumanın önemini daha iyi anlamamızı sağlar.
Eğer tarihe meraklıysanız, Gelibolu’yu ziyaret etmek, geçmişi hissetmenin ve anlamanın en güçlü yollarından biridir. Burada yaşananları unutmamak ve gelecek nesillere aktarmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Gelibolu’yu ziyaret edin, bu toprakların taşıdığı anlamı yerinde hissedin ve tarihin bir parçası olun.
Henüz yorum yapılmamış.