Bu Saklı Alp Gölleri Keşfedilmeyi Bekliyor: 12 Gizli Cennet

Alp Dağları’nda saklı kalmış 12 muhteşem gölü keşfedin! Turkuaz sular, etkileyici manzaralar ve doğayla iç içe unutulmaz bir deneyim sizi bekliyor.
Alp Dağları denince akla hemen kayak pistleri, sıcacık fondü tabakları ve Instagram’a koyunca herkesi kıskandıran kartpostal gibi manzaralar gelir. Ama durun, Alp Dağları sadece kış sporlarından ve çikolata keyfinden ibaret değil! Buralarda, keşfedilmeyi bekleyen saklı cennetler var. Öyle göller düşünün ki, bir kez gördüğünüzde "Ben burada yaşamalıyım!" diye düşünebilirsiniz. İlkbahar yaklaşırken bu gölleri keşfetmeye ne dersiniz? Neden olmasın!
Eğer kendinizi beton yığınlarının arasında kaybolmuş hissediyorsanız ve "Bana doğayla iç içe, huzur dolu bir kaçış noktası lazım!" diyorsanız, doğru yerdesiniz. Çünkü bu yazıda, Alp Dağları'nın turist kalabalıklarından uzak, nefes kesici 12 muhteşem gölünü keşfedeceğiz. Öyle herkesin bildiği, her kartpostalda gördüğünüz göllerden bahsetmiyoruz. Bunlar doğanın saklı hazineleri!
Bu göllerin her biri, farklı bir ruh haline ve doğa sever profiline hitap ediyor. Macera sever misiniz? O zaman göllere ulaşmak için birkaç saat tırmanmaya hazır olun. Yoksa siz daha çok huzur ve dinginlik mi arıyorsunuz? O zaman sakin suların kıyısında oturup doğanın melodisini dinleyebileceğiniz yerleri keşfedeceğiz.
Hazır mısınız? Sırt çantanızı hazırlayın, telefonunuzu uçak moduna alın ve doğanın kalbine doğru bir yolculuğa çıkalım. Bu göller sadece gözlerinize değil, ruhunuza da iyi gelecek!
1. Blausee (İsviçre)

Blausee (İsviçre)
İsviçre’nin bu minik ama ultra berrak gölü, masmavi rengiyle "Photoshop mu bu?" dedirtecek cinsten. Öyle ki, su o kadar berrak ki gölün dibindeki taşları sayabilirsiniz. Ama suyun sıcaklık seviyesi "Ben buraya ancak ayak sokarım" dedirtecek kadar düşük! Yazın bile buz gibi olduğundan yüzmeyi düşünüyorsanız, cesaretinizi de yanınıza almanız gerek.
Blausee, İsviçre Alpleri'nin en etkileyici doğal güzelliklerinden biri ve çevresindeki yoğun çam ormanlarıyla adeta bir masal diyarı gibi. Gölün çevresinde huzurlu yürüyüş parkurları var, hatta burada küçük bir tekneyle gezme şansınız da mevcut. Eğer "Ben doğanın tadını oturarak çıkarırım" diyenlerdenseniz, göl kenarındaki banklara oturup kartpostallık manzarayı seyredebilirsiniz.
Burası özellikle sonbaharda muhteşem! Sararan yapraklar, suyun koyu mavi tonu ve sislerin arasında kaybolan Alpler'in zirveleri... Eğer fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, Blausee'de ışık oyunları sayesinde harika kareler yakalayabilirsiniz. Sabah erken saatlerde giderseniz hem gölü turist kalabalıkları basmadan gezebilir hem de güneşin su yüzeyinde dans ettiği o büyülü anları yakalayabilirsiniz.
En iyi ziyaret zamanı: Sonbahar! Hem renk cümbüşü yaşanıyor hem de popüler yaz aylarındaki yoğunluktan kaçınmış oluyorsunuz. Eğer kışın giderseniz, gölün etrafı karlarla kaplı olacak ve burası tam bir kış masalına dönüşecek!
2. Lago di Carezza (İtalya)
Lago di Carezza, Dolomitler’in en renkli ve büyüleyici göllerinden biri. Hatta buraya "Gökkuşağı Gölü" denmesinin sebebi de tam olarak bu! Gölün yüzeyinde gün boyunca değişen renkler o kadar etkileyici ki, insan "Doğa burada ressamlık mı yapıyor?" diye düşünmeden edemiyor. Özellikle gün doğumu ve gün batımında suyun yüzeyinde dans eden pastel tonlar, burayı İtalya Alpleri'nde görülmesi gereken en güzel göllerden biri haline getiriyor.
Bu büyüleyici doğa harikası, efsanelere de konu olmuş. Rivayete göre, bir büyücü bir su perisini etkilemek için buraya bir gökkuşağı yerleştirmiş, ancak su perisi büyücüyü fark edince göle dalıp kaybolmuş. Belki de bu yüzden gölün rengi sürekli değişiyor! "Efsaneleri bırak, peki ne yapabiliriz burada?" diye soruyorsanız, gölün çevresinde harika yürüyüş parkurları, muhteşem manzaralı seyir noktaları ve doğayla baş başa vakit geçirebileceğiniz keyifli alanlar var.
Buraya gelirken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta: Gölü koruma amacıyla içinde yüzmek yasak! Ama üzülmeyin, göl kenarında yürüyüş yaparken ya da çevresindeki ormanların içinde kaybolurken zaten ruhunuz dinlenecek. Eğer fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, gün doğumu ve gün batımı saatlerinde buraya mutlaka uğrayın. Sabahın erken saatlerinde giderseniz, gölü en sakin ve en etkileyici haliyle yakalayabilirsiniz.
En iyi ziyaret zamanı: İlkbahar ve sonbahar! Yazın burası oldukça kalabalık olabiliyor, özellikle Instagram fenomenleri için bir çekim noktası olduğundan erken saatlerde gitmek önemli. Eğer kışın gelirseniz, gölün etrafı bembeyaz karlarla kaplı olacak ve burası tam bir kış masalına dönüşecek!
3. Lac Blanc (Fransa)
Fransa’nın en yüksek zirvesi Mont Blanc’ın eteklerinde yer alan Lac Blanc, adeta "Alpler'in mücevheri" diyebileceğimiz türden bir doğa harikası. Turkuaza çalan berrak suyu, arka plandaki karlı zirvelerle birleşince kartpostallık bir manzara sunuyor. Adı her ne kadar "beyaz göl" anlamına gelse de suyun rengi hava şartlarına göre değişebiliyor; kimi zaman derin bir mavi, kimi zaman ise açık yeşil tonlarına bürünüyor.
"Peki, Lac Blanc’a nasıl gidilir?" diye soruyorsanız, en popüler rota Chamonix bölgesinden yapılan yürüyüş. 2 ila 3 saat süren bu yürüyüş, nefes kesici manzaralar sunan patikalardan geçerek göle ulaşmanızı sağlıyor. Rotanın özellikle yaz aylarında yürüyüşçüler için oldukça popüler olduğunu söyleyelim. Eğer "Ben daha sakin bir deneyim yaşamak istiyorum" diyorsanız, ilkbahar ya da sonbahar aylarını tercih etmelisiniz.
Bölge aynı zamanda yaban hayatıyla da ünlü! Yolda karşınıza sevimli dağ keçileri ya da uçsuz bucaksız gökyüzünde süzülen kartallar çıkabilir. Eğer doğa fotoğrafçılığıyla ilgileniyorsanız, sabah erken saatlerde Lac Blanc’a gitmek en iyi kareleri yakalamanızı sağlayacaktır. Özellikle gün doğumu ve gün batımında gölün yansımaları inanılmaz güzellikte oluyor.
En iyi ziyaret zamanı: Yaz aylarında yürüyüş rotaları açık ve güvenli oluyor, ancak Eylül ve Ekim aylarında hem doğanın renkleri değişiyor hem de kalabalık azalıyor. Eğer kışın gitmeyi düşünüyorsanız, yanınıza kar yürüyüşü ekipmanları almanız gerektiğini unutmayın!
4. Obersee (Almanya)
Bavyera’nın masalsı doğasının bir parçası olan Obersee, adeta doğanın huzur içinde nefes aldığı bir yer. Königsee’nin küçük ama bir o kadar da büyüleyici kardeşi olan bu göl, suyun berraklığı ve çevresindeki yemyeşil dağlarla tam bir doğa harikası. Sessizlik ve huzur arayanlar için Alp Dağları'ndaki en sakin göllerden biri. Öyle bir sessizlik ki, yalnızca hafifçe çarpan suyun sesi ve uzaktan gelen kuş cıvıltıları duyuluyor. "Burası ofiste pineklemekten çok daha iyi!" dedirtecek türden.
Obersee’ye ulaşmak için önce Königsee üzerinden tekneyle yolculuk yapmanız gerekiyor. Yolculuk esnasında rehberler, ünlü "Eko Noktası"nda bir trompet sesiyle dağlardan yankılanan doğanın akustiğini dinletiyor. Tekne turu sırasında bile kendinizi bir doğa belgeselinin içindeymiş gibi hissedebilirsiniz.
Göle vardığınızda, sizi tahta bir yürüyüş yolu ve pastoral bir manzara karşılıyor. Burada mutlaka yapmanız gereken şey: Göl kıyısındaki Röthbach Şelalesi’ne doğru yürüyüş yapmak! Almanya'nın en yüksek şelalelerinden biri olan bu nokta, göl manzarasıyla birleştiğinde tam anlamıyla bir doğa harikası sunuyor. Yürüyüş parkuru oldukça kolay, o yüzden hem deneyimli yürüyüşçüler hem de doğayı rahat tempoda keşfetmek isteyenler için harika bir seçenek.
En iyi ziyaret zamanı: Yaz aylarında göl en güzel halini alıyor, ancak sonbaharda yaprakların altın rengine büründüğü dönem de büyüleyici oluyor. Fotoğrafçılar için: Sabah erken saatlerde gölün yansımaları muazzam oluyor, bu yüzden gün doğumunda gitmek harika kareler yakalamanızı sağlar!
5. Riffelsee (İsviçre)
İsviçre’nin en ikonik dağlarından biri olan Matterhorn, bu küçük ama etkileyici gölün yüzeyine yansıdığında ortaya çıkan görüntü tam anlamıyla "doğanın kusursuz aynası" oluyor. Burası, özellikle manzara fotoğrafçılığıyla ilgilenenler için gerçek bir cennet. Sabahın erken saatlerinde veya gün batımında, gölün durgun yüzeyi Matterhorn'u öyle mükemmel yansıtır ki, fotoğraf makinenizi elinizden düşürmek istemeyeceksiniz. Ama buraya ulaşmak kolay mı? Pek sayılmaz!
Riffelsee, Zermatt bölgesinde, Gornergrat’a yakın bir konumda yer alıyor. Ulaşmak için önce Gornergrat trenine binerek Riffelberg veya Rotenboden istasyonunda inmeniz gerekiyor. Buradan sonra yaklaşık 10-15 dakikalık bir yürüyüşle göle ulaşabilirsiniz. Yani, büyük bir tırmanış gerektirmese de rahat yürüyüş ayakkabılarınızı giymeniz şart. Yol boyunca Alpler’in nefes kesici manzarası size eşlik edecek.
Riffelsee’ye gitmek için en ideal zaman Eylül ve Ekim ayları. Bu dönemde hava genellikle açık oluyor ve Matterhorn’un zirvesi karla kaplı bir şekilde göl yüzeyine yansıyor. Yaz aylarında ise göl çevresinde çiçekler açıyor ve doğa yürüyüşçüleri için harika bir keşif noktası haline geliyor. Ancak bulutlu bir günde gelirseniz, Matterhorn'un göl üzerindeki yansımasını kaçırabilirsiniz, bu yüzden hava durumunu önceden kontrol etmek iyi bir fikir!
Ekstra ipucu: Eğer Astrofotografiyle ilgileniyorsanız, Riffelsee gece gökyüzünü fotoğraflamak için muhteşem bir yer. Gökyüzü tamamen açık olduğunda, yıldızlarla dolu bir göl yansıması yakalayabilirsiniz!
6. Lago di Braies (İtalya)
Lago di Braies, İtalya Alpleri'nde bulunan en büyüleyici göllerden biri ve Instagram sayesinde tam anlamıyla bir fenomen haline geldi. Turkuaz rengiyle ünlü bu göl, çevresindeki sarp kayalıklar ve çam ormanlarıyla muhteşem bir doğa harikası oluşturuyor. Gölün kıyısında sıralanan ahşap kayıklar, adeta bir film sahnesinden fırlamış gibi görünüyor ve buraya gelen herkesin "Burası gerçek mi?" diye düşünmesine sebep oluyor.
Lago di Braies'in en güzel yanı, gölü çevreleyen yürüyüş yolları. Bu yollar sayesinde gölü her açıdan keşfedebilir, farklı perspektiflerden manzarayı izleyebilirsiniz. Eğer suya daha da yaklaşmak istiyorsanız, meşhur ahşap kayıklardan birini kiralayarak gölde küçük bir tur atabilirsiniz. Ancak dikkat edin, bu deneyim özellikle yaz aylarında çok popüler olduğu için erken saatlerde gitmek şart! Öğleden sonra turist akınına uğruyor ve huzurlu atmosfer yerini kalabalığa bırakıyor.
Lago di Braies aynı zamanda efsaneleriyle de ünlü. Söylentiye göre burası, eski Ladin halkının gizli bir hazinesini sakladığı yerlerden biriymiş. Günümüzde ise buraya gelen gezginler için en büyük hazine, gölün sunduğu nefes kesici manzara. Fotoğrafçılar için: Gün doğumu saatleri en iyi zaman dilimi, çünkü su üzerindeki ışık yansımaları bu saatlerde en etkileyici halini alıyor.
En iyi ziyaret zamanı: İlkbahar ve sonbahar! Yazın aşırı kalabalık olabiliyor, bu yüzden mümkünse Eylül veya Ekim aylarında gitmek en iyisi. Kışın göl donuyor ve karlarla kaplanıyor, bu da burayı tam bir kış masalı diyarına dönüştürüyor!
7. Schwarzsee (Avusturya)
Adı "Kara Göl", ama ismi sizi yanıltmasın! Burası ne korkutucu ne de uğursuz bir yer; aksine, Alp Dağları'nın en huzurlu noktalarından biri. Gölün ismi, suyunun koyu yeşil ve hafif kahverengimsi tonlarından geliyor, çünkü çevresindeki yoğun ormanlar ve bataklık bitki örtüsü suya bu rengi veriyor. Gün batımında göl yüzeyine düşen yansımalar sayesinde burası tam bir doğa tablosuna dönüşüyor.
"Peki, Schwarzsee'de ne yapılır?" derseniz, burası özellikle doğa yürüyüşleri ve bisiklet turları için harika bir yer. Gölün çevresinde yaklaşık 2.5 kilometrelik bir yürüyüş parkuru var ve bu rota, doğanın içinde sakin bir gezinti yapmak isteyenler için ideal. Ayrıca, yaz aylarında gölde yüzmek mümkün! Suyun sıcaklığı diğer Alp göllerine göre daha yüksek olduğundan, burada serin ama keyifli bir yüzme deneyimi yaşayabilirsiniz.
Schwarzsee’nin bir diğer özelliği de şifalı çamur banyoları. Evet, yanlış duymadınız! Gölün dibindeki çamurun cilt için faydalı olduğu söyleniyor ve yerel halk buraya gelip doğal çamur maskeleri yapmayı seviyor. Eğer "ben her türlü doğal bakıma varım" diyorsanız, burada doğanın sunduğu spa imkanlarından faydalanabilirsiniz.
En iyi ziyaret zamanı: Yaz aylarında hem yürüyüş parkurları açık hem de yüzmek için en uygun dönem. Sonbaharda ise göl çevresindeki ormanlar altın sarısına bürünüyor ve kartpostallık manzaralar ortaya çıkıyor! Eğer daha sakin bir deneyim istiyorsanız, Eylül sonu ve Ekim başı en doğru zaman olacaktır.
8. Lac de Moiry (İsviçre)
İsviçre'nin gizli mücevherlerinden biri olan Lac de Moiry, büyüleyici turkuaz rengiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Zermatt ve Matterhorn gibi popüler destinasyonların gölgesinde kalmış olması, burayı daha özel ve huzurlu bir keşif noktası haline getiriyor. Göl, adını aldığı Moiry Buzulu’ndan eriyen sularla besleniyor, bu yüzden yıl boyunca rengi inanılmaz derecede canlı kalıyor. Eğer "Turkuazın en güzel tonunu görmek istiyorum!" diyorsanız, burası tam size göre!
Göl, 1.5 saatlik bir yürüyüş parkuruyla çevrili ve doğa severler için harika bir rota sunuyor. Yol boyunca, İsviçre Alpleri’nin kartpostallardan fırlamış gibi görünen zirvelerini izleyerek yürüme şansınız var. Eğer yürüyüşü daha da uzatmak isterseniz, Moiry Buzulu’na çıkan yollar da oldukça popüler. Bu bölgede hem amatör hem de deneyimli yürüyüşçüler için farklı seviyelerde rotalar mevcut. Manzaranın en güzel hali için sabah erken saatlerde veya gün batımında buraya gitmek en iyisi.
Lac de Moiry, sadece doğa yürüyüşçüleri için değil, aynı zamanda kampçılar ve fotoğrafçılar için de mükemmel bir yer. Yaz aylarında göl kenarında kamp kurabilir, doğanın tam ortasında huzurlu bir gece geçirebilirsiniz. Ancak, gece sıcaklıkları oldukça düşebildiği için kalın kıyafetler getirmeyi unutmayın! Fotoğrafçılar için ise burası bir cennet: Yansıma fotoğrafları çekmek isteyenler için gölün cam gibi yüzeyi eşsiz kareler sunuyor.
En iyi ziyaret zamanı: Yaz ve erken sonbahar ayları! Bu dönemlerde yürüyüş parkurları açık ve hava oldukça ılıman oluyor. Eğer daha sakin bir deneyim istiyorsanız, Eylül ayında gitmek en iyi seçenek olacaktır. Ayrıca, hava durumunu önceden kontrol etmek önemli çünkü yüksek rakımlı bir bölge olduğu için ani hava değişimlerine karşı hazırlıklı olmak gerekiyor!
9. Grüner See (Avusturya)
Grüner See, Avusturya’nın en ilginç ve doğanın mucizevi dönüşümlerinden birine ev sahipliği yapan göllerinden biri. Burası, yılın büyük bir bölümünde sıradan bir park gibi görünse de, ilkbaharda eriyen kar sularıyla dolarak göz alıcı bir göle dönüşüyor. Bahar aylarında, parkın yolları, bankları ve köprüleri su altında kalıyor, adeta su altındaki bir peri masalına dönüşüyor.
Eğer "Burası gerçekten böyle mi görünüyor?" diye şüphe ediyorsanız, Grüner See, Instagram’da ve doğa belgesellerinde sıkça karşınıza çıkabilecek kadar etkileyici bir manzaraya sahip. Gölün turkuazdan zümrüt yeşiline dönen rengi, çevresindeki çam ormanlarının yansımalarıyla büyüleyici bir görüntü oluşturuyor. Ancak bu doğal güzellik geçici bir mucize, çünkü yaz ortasına doğru göl yavaş yavaş çekiliyor ve park eski haline dönüyor.
Peki burada ne yapabilirsiniz? Yüzmek yasak, çünkü burası bir doğa koruma alanı. Ancak, göl çevresinde harika yürüyüş rotaları ve fotoğraf çekmek için muhteşem noktalar var. Su altına gömülmüş banklar ve yollar, özellikle su seviyesi en yüksek olduğu dönemde ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. Fotoğrafçılar ve doğa severler için gölün en etkileyici halini yakalamak için en iyi zaman Mayıs ve Haziran ayları.
En iyi ziyaret zamanı: İlkbahar ve yaz başı! Eğer Grüner See’nin sularla dolu ihtişamını görmek istiyorsanız, Mayıs ve Haziran aylarında gitmek en iyi seçenek. Sonbaharda ise bölge yine güzel bir doğa yürüyüşü rotasına dönüşüyor, ancak su seviyesi çok daha düşük oluyor. Hava durumu aniden değişebildiği için yürüyüşe çıkmadan önce hazırlıklı olmakta fayda var!
10. Lago di Sorapis (İtalya)
Dolomitler’in gizli hazinelerinden biri olan Lago di Sorapis, adeta bir doğa mucizesi. Gölün süt mavisi rengi, burayı ziyaret eden herkesi büyülüyor. Bu eşsiz renk, gölü besleyen buzullardan gelen minerallerin ışığı farklı açılarda kırmasından kaynaklanıyor. Fotoğraflarda gördüğünüz o masalsı tonlar gerçek ve inanın, yakından görmek daha da etkileyici!
Ancak buraya ulaşmak öyle elinizi kolunuzu sallayarak olacak bir şey değil! Lago di Sorapis’e ulaşmak için yaklaşık 2,5 saatlik bir doğa yürüyüşü yapmanız gerekiyor. Başlangıç noktası Passo Tre Croci ve buradan başlayarak, zaman zaman dar ve dik yolları aşarak göle ulaşıyorsunuz. Tırmanış biraz zorlayıcı olabilir, ama doğanın sunduğu manzaralar yol boyunca o kadar büyüleyici ki yorgunluğunuzu unutturuyor.
Göl çevresinde yürüyüş yapabilir, doğa fotoğrafçılığıyla ilgileniyorsanız harika kareler yakalayabilirsiniz. Ancak burada yüzmek kesinlikle yasak! Çünkü göl, bölgenin ekosistemi için son derece önemli bir su kaynağı. Saygılı bir gezgin olarak, doğayı koruyarak keşfetmek en iyisi.
En iyi ziyaret zamanı: İlkbahar sonu ve yaz başı! Haziran ve Temmuz aylarında gölün su seviyesi en yüksek noktasına ulaşıyor ve doğa en canlı haliyle sizi karşılıyor. Ancak erken saatlerde gitmek önemli, çünkü bu göl sosyal medyanın gözdesi haline geldiği için öğleden sonra oldukça kalabalık olabiliyor!
11. Eibsee (Almanya)
Bavyera’nın incisi olarak anılan Eibsee, Almanya’nın en güzel göllerinden biri ve büyüleyici doğasıyla adeta bir kartpostal karesi gibi görünüyor. Göl, Almanya’nın en yüksek zirvesi olan Zugspitze’nin hemen eteklerinde yer aldığı için, gölün turkuaz sularına yansıyan dağ manzaraları eşsiz bir atmosfer yaratıyor. Su o kadar berrak ki, kıyıya yaklaştığınızda dibi görebiliyorsunuz ve "Buraya dalıp bir daha çıkmayayım!" hissine kapılıyorsunuz. Ama suyun soğuk olduğunu unutmayın, yaz aylarında bile serinliğiyle şaşırtabilir!
"Eibsee'de neler yapılır?" diye sorarsanız, burası her mevsimde farklı bir aktivite sunuyor. Yaz aylarında yüzme, kano ve paddleboard yapmak oldukça popüler. Göl kıyısında birçok özel alan bulunuyor ve gölde suya girmek tamamen serbest. Eğer yürüyüş seviyorsanız, Eibsee’yi çevreleyen yaklaşık 7.5 km uzunluğundaki parkur harika bir deneyim sunuyor. Bisikletçiler için de mükemmel rotalar mevcut!
Kışın geldiğinizde ise bambaşka bir dünya sizi bekliyor. Eibsee’nin yüzeyi donduğunda buz pateni yapmak mümkün oluyor ve gölün çevresi kış manzaralarıyla tam bir masal diyarına dönüşüyor. Eğer kayak yapmayı seviyorsanız, yakındaki Zugspitze Kayak Merkezi kış sporları için mükemmel bir seçenek. Ayrıca, kış aylarında doğa yürüyüşleri ve kar raketleriyle keşif turları da oldukça popüler.
En iyi ziyaret zamanı: Yazın göl yüzmek ve su sporları yapmak için harika bir yer, ancak Eylül ve Ekim aylarında doğanın altın rengine bürünmesiyle göl çevresi tam anlamıyla büyüleyici hale geliyor. Eğer kışın gelirseniz, gölün donmuş hali ve karla kaplı Zugspitze manzarası karşısında büyülenmeye hazır olun!
12. Lac de Gaube (Fransa)
Pireneler'in saklı cennetlerinden biri olan Lac de Gaube, berrak suları ve muhteşem dağ manzarasıyla adeta doğanın bir sanat eseri. Gölün yüzeyine yansıyan Vignemale Dağı, manzaraya mistik bir hava katarken, buraya gelen herkesin "Doğa burada meditasyon mu yapıyor?" diye düşünmesine neden oluyor. Sessiz, sakin ve huzurlu bir kaçış noktası arıyorsanız, burası tam size göre!
Lac de Gaube'ye ulaşım oldukça keyifli bir doğa yürüyüşü içeriyor. Cauterets bölgesinden başlayan yaklaşık 1.5 saatlik yürüyüş rotası, hem manzaranın tadını çıkarmak hem de temiz dağ havası almak için harika bir fırsat sunuyor. Eğer "Yürüyüş yerine biraz daha konforlu bir yolculuk yapmak istiyorum" derseniz, Gaube Teleferiği'ni kullanarak yolu kısaltabilirsiniz ve göle daha kısa sürede ulaşabilirsiniz.
Göl kenarında piknik yapmak, yürüyüş rotalarını keşfetmek ve doğanın sesini dinlemek için harika bir atmosfer mevcut. Yaz aylarında doğa yürüyüşçüleri için mükemmel bir destinasyon olan Lac de Gaube, kışın ise karla kaplı manzarasıyla bir kartpostal güzelliğine bürünüyor. Ancak, bölgeye gitmeden önce hava durumunu kontrol etmek önemli, çünkü bazı dönemlerde yollar buzlanabiliyor ve yürüyüş şartları zorlaşabiliyor.
En iyi ziyaret zamanı: İlkbahar ve yaz ayları gölün en güzel halini sunduğu dönemler. Mayıs ve Eylül ayları arasında doğa en canlı haliyle karşınıza çıkıyor. Erken saatlerde gitmek, gölün en sakin ve büyüleyici manzarasına tanık olmak için en iyi tercih olacaktır!
Son Söz
Alp Dağları’nda keşfedilecek bu 12 benzersiz göl, her doğasever için farklı bir deneyim sunuyor. Eğer turkuaz sular içinde huzur bulmak istiyorsanız Lago di Braies veya Lac de Moiry tam size göre. Karlı zirvelerin yansımasını izlemek istiyorsanız Riffelsee veya Lac Blanc mükemmel bir seçim olabilir. Doğa yürüyüşlerini seviyorsanız, Lac de Gaube veya Lago di Sorapis’e tırmanarak harika bir maceraya atılabilirsiniz. Eğer sessizlik ve sakinlik arıyorsanız, Obersee veya Schwarzsee gibi daha az bilinen ama etkileyici güzelliklere sahip gölleri tercih edebilirsiniz.
Her göl kendine özgü bir atmosfer sunuyor, peki sizin ruhunuza en çok hitap eden hangisi? Fotoğrafçılar için yansımalarıyla büyüleyen göller mi, yoksa doğa yürüyüşçüleri için zirveye ulaştığında ödül gibi karşınıza çıkan gizli cennetler mi? Karar verirken hangi mevsimde gitmek istediğinizi de göz önünde bulundurmalısınız. İlkbahar ve yaz aylarında göllerin en canlı ve renkli hallerini görebilirken, sonbaharda büyüleyici altın sarısı ormanların içinde yürüyüş yapabilirsiniz. Kış aylarında ise karlarla kaplanan göller masalsı bir atmosfere dönüşüyor.
Doğayla iç içe olmak, yeni yerler keşfetmek ve Alp Dağları'nın büyüleyici manzaraları içinde kaybolmak için hangi gölü ziyaret edeceğinize karar verdiniz mi? Yorumlarda paylaşın ve bu rehberi doğasever dostlarınızla paylaşmayı unutmayın! Hadi, doğa çağırıyor, sırt çantanızı kapın ve yola koyulun!
Henüz yorum yapılmamış.